30 EYLÜL: Çeviri Paydaşlarıyla Röportaj

Your Solution Partner in Turkish

30 EYLÜL: Çeviri Paydaşlarıyla Röportaj

Çeviriye dair ilk kayıtlar MÖ 1500’lü yıllara Yunan ve Mısır Medeniyetleri arasındaki iletişime dayanıyor olsa da mantık bizi farklı iki dilin karşılaştığı her alanda bir çeviri/tercüme gerçekliğinden bahsetmeye götürecektir. Bu denli eski, yaygın ve kültürlerin içinde olan bir mesleğin yüzyıllar içinde insanla ve teknoloji ile şekillenmesinden daha doğal bir şey yoktur. 15. yüzyılda Gutenberg’in matbaayı bularak içerikleri çeşitli diller için erişilebilir hale getirmesi, peşinden 1945’te Birleşmiş Milletler’de uluslararası konferanslarda simultane tercümenin zorunlu olarak kullanılmaya başlaması, 1950’lerde makine çevirisinin temellerinin atılması, milenyumun sonunda internetin yaygınlaşması ile küreselleşmenin getirdiği talep artışı, bununla beraber gelişen BDÇ’ler, TMS’ler, çeviri araçları, 2010’larda ücretsiz çeviri programlarının kullanılmaya başlanması ve tüm dünya çapında yaygınlaşması bizi bugüne yani yapay zekâ temelli sistemlere getirdi.

Belki hemen her gün dil endüstrisine dair yeni bir şey duyuyor olmamız, beynimize bir çip takarak tüm dil engellerini ortadan kaldırmayı planlayan şirketlerin iddialı söylemleri, söylediğinizi anında yabancı dile aktaran kulaklık, mikrofon hatta pandemiyle beraber “çevirmen maske” haberleri havada uçuşurken mesleğin geleceği olan Mütercim Tercümanlık, Çeviribilimi ya da Uygulamalı Çevirmenlik öğrencilerinin akıllarında kariyerleri ile ilgili onlarca soru, çeviri sektörünün yakında sona ereceğine dair bir umutsuzluk mevcut.

Tüm mesleklerde olduğu gibi biz de insan dokunuşunun mesleğimizde ne kadar önemli olduğunu anlatan bir savaş veriyoruz. Fakat derinlemesine baktığımızda çeviri ve teknoloji farklı cephelerde değiller, hiçbir zaman olmadılar. Aksine çeviriyi bir “altın bilezik” olarak gören; araştırmacı, yeniliklere açık, öğrenmeyi seven bir meslek grubunun üyeleri olarak biz çevirmen karakterimizi onlarca farklı role uyarlayabiliriz, sevdiğimiz alanlarda uzmanlaşabiliriz, farklı bir beceriyle birleştirip yepyeni bir alan yaratabiliriz.

30 Eylül Dünya Çeviri Günü’nün bu söylemi kanıtlamak adına en güzel zaman olduğunu düşünerek, çevirmen ruhuyla kariyer planlamayı başarıyla gerçekleştirmiş örneklere ve onların söyleyeceklerine kulak vermek isteriz. Yoğun gündemlerinin içinde meslektaşlarına katkı sunmak amacıyla kıymetli vakitlerini ayıran ve bu röportajların mesleğin yarınlarına ulaşmasını sağlayan herkese teşekkürü borç biliriz.

Senem Kobya


(Yazılar soyadlarına göre alfabetik olarak sıralanmıştır.)

Herkese bol selamlar!

Ben Mert Akçay!

Dijital Tercüme’de Dijital Pazarlama Yöneticisiyim. Selçuk Üniversitesi Mütercim ve Tercümanlık İngilizce programından geçtiğimiz yıl mezun oldum.

Çeviri benim için yalnızca bir meslek seçmek gibi değildi. Âdeta bir tutku belirliyordum gelecekteki uzmanlığıma dair. Yabancı dillerin okyanusuna nasıl dalarım diye düşünürken çeviriyle karşılaştım, iyi ki de öyle oldu!

Çeviri sektörünün multidisiplinerliği ve çeviri öğrencilerinin çok dil yeteneği, çeviri endüstrisinde tek role biçilmiş kaftan olmanız gereğini ortadan kaldırıyor. Bunu fark ettiğimde çok heyecanlanmıştım! İlgi alanlarınızla ilgili yaptığınız ve yapacağınız sıradan gibi görünen çalışmalar size birtakım kapılar aralayabiliyor. Naçizâne tek önerim, çevirinin dışında da merağınızın olduğu konularda deneyimler edinin.

Dilerim safi tutkudan çeviri üzerine bir kariyer inşa edersiniz, benim için her gün bu tutkuyu bilhassa da çeviri sektöründe kovalamak, en büyük tatmin kaynağı!

30 Eylül Dünya Çeviri Günü’nüzü kutlarım!

Hepinize esenlikler.


Selamlar, adım Can Berk Aktan. Dijital Tercüme şirketinde Proje Koordinatörü olarak çalışmaktayım.

Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilimi bölümünden bu sene mezun oldum ve mezun olduğum tarihten beri

bu pozisyonda çalışmaktayım.

Aslında öğrencilik hayatımda da ofis içi olmasa da hastanelerde çevirmenlik yaparak çeviri sektörüne

ufak olsa da bir giriş yapmıştım. Bu tarz küçük işlerde öğrencilik döneminde çalışmak hem güzel bir

maddi gelir oluyor, hem çeviri sektörünü tanıyorsun hem de İngilizceniz gelişiyor.

Proje Koordinatörlüğü pozisyonuna ilk kez başladığımda herhangi bir çeviri şirketinde veya bürosunda tecrübem yoktu, iş hayatı ile akademinin farklı olduğunu tahmin etmekle birlikte akademik hayatla iş hayatı arasında bu kadar keskin bir çizgi olduğunu düşünmemiştim. Bu pozisyon temelinde,

tahmin edebileceğiniz üzere, çeviri projelerinin koordinasyonuna dayalı. Akademi, en azından benim

okulum, koordinasyon bazlı herhangi bir eğitim vermediğinden alışmam biraz zaman aldı.

Koordinasyon dışında en çok vakit harcadığım iş herhalde çevirmenlerden gelen çevirilerin editör

kontrolü süreci. Akademideki bir başka eksik de post-edit süreci konusunda verilen eğitimlerin

olmaması veya minimal düzeyde olması. Post-edit eğitimlerinin de minimal oluşu da akademiden

çalışma hayatına geçerken alışmam gereken başka bir konu oldu. Burada benim öğrencilik hayatım

boyunca hiç staj yapmamış oluşumun da etkisi var tabii. O yüzden, akademik hayatı devam eden

arkadaşların staj yapmasını tavsiye edebilirim. Staj yapamıyorsanız freelance çevirmen veya editör

olarak çalışmak da çok faydalı olacaktır.


Merhaba, ismin Cansu Alaca. 2014 yılında Marmara Üniversitesi Fransızca Mütercim Tercümanlık bölümünden bölüm birincisi ve fakülte ikincisi dereceleriyle mezun oldum. Mezun olduktan hemen sonra yine Marmara Üniversitesi’nde pedagojik formasyon eğitimimi tamamladım. Çevirmenim ve aynı zamanda Fransızca öğretmeniyim. Meslek hayatıma serbest çevirmen/kitap çevirmeni ve Fransızca öğretmeni olarak devam ediyorum. 2014 yılında Avrupa Birliği Bakanlığı’nın düzenlemiş olduğu Genç Çevirmenler Yarışması’na katıldım ve Fransızca dilince 3’üncülük ödülü kazandım.

Şu anda uluslararası bir okulda Fransızca öğretmeni olarak çalışıyor ve Eğitim Yönetimi alanında yüksek lisans yapıyorum. Her ne kadar şu anda bir kurumda öğretmenlik yapsam da çeviriden hiçbir zaman kopmadım, kopamıyorum ve kopamayacağım. Uzun süredir çok kıymetli Senem Hanım’ın kurucusu olduğu Dijital Tercüme ile çalışıyorum. Buna ek olarak kitapyurdu’nun markası olan Kapra Yayıncılık bünyesinde edebiyat/kitap çevirmeni olarak çalışıyorum. Bu nedenle biraz kitap çevirmenliğine değinmek ve bu alanda ilerlemek isteyen genç çevirmenlere ışık tutmak isterim:

Kitap çevirisi öğrencilik yıllarım boyunca her zaman deneyimlemek istediğim bir alan oldu. Edebi çeviriler standart çevirilerden başta üslup yönü olmak üzere çok farklı.. Kitap çevirisi her şeyden önce büyük bir özveri, araştırma ve sabır istiyor.

Kitap çevirmenliğine nasıl başladım?

Öncesinde, internette araştırma yaparak Fransızca kitap çevirileri yayımlayan yayınevlerine web siteleri üzerinden öz geçmişimi ilettim. Uzun ve sabır gerektiren bir süreç oldu. Deneme metinlerinin ardından bir yayınevi ile karşılıklı bir çevirmen sözleşmesi imzaladık. Sözleşmeyi imzalamadan önce Çevbir’in sitesinde yayımlamış olduğu Tip Sözleşme’yi inceledim (haklarınızı bilmeniz adına sizlere de mutlaka bunu yapmanızı öneriyorum) ve bir karşılaştırma yaptım, her şeyden emin olduğumda da ilk kitap çevirim için çeviri sürecim başlamış oldu.

Serbest çevirmenlikte zaman yönetimini nasıl yapıyorum?

Gelen çeviri projesinin yoğunluğuna, kendi uygunluk durumuma ve tabi ki teslim süresine göre zaman yönetimimi planlıyorum. Çevirmenden sonra o metin, proje yöneticisinden, editörlerden, redaktörlerden ve metnin türüne göre yerelleştirme uzmanlarından vs. geçiyor. Dolayısıyla, müşteri tarafında işin sekteye uğramaması için hep bir adım önde gidecek şekilde ayarlıyorum kendimi. Kilit nokta, karşılıklı iletişim diyebilirim. Freelance çalışmak isteyenlere de başlıca tavsiyem her daim iletişime açık olmaları ve çeviri sürecinde veya başlangıcında çevrilecek metin ile ilgili anlamadıkları bir nokta olması halinde mutlaka çeviriyi ileten kişi ile irtibata geçmeleri. Bir de “ne olursa çeviririm.” dememenizi tavsiye ederim. Çevirmen de olsak her alanda, her konuda %100 bilgi sahibi olacağız diye bir kaide yok. O yüzden belirli alanlarda kendimizi deneyip güçlü olduğumuz alanları belirlemekte fayda var. Son olarak, okumaktan asla vazgeçmeyin. Yeni şeyler öğrenmeye hep açık olun ve kaliteli bir çevirinin kaynak metnin doğru bir şekilde okunup anlaşıldığından geçtiğini de hiç unutmayın.

Genç Çevirmenlere Tavsiyeler

Çevrimenliği, her gün kendinize yepyeni şeyler kattığınız bir meslek olarak görün. Çeviriye dair öğrenme sürecimize hiçbir zaman nokta koymayalım çünkü bu süreç biz çevirdikçe asla son bulmayacak ve dil de tıpkı bizler gibi yaşayan ve koşullara göre değişen sosyal bir varlık olarak var olmaya devam edecek.

Çeviri sektöründen asla uzak kalmayın ve katılabileceğiniz her türlü yüz yüze/online seminer vb. gibi etkinliklerde yer almaya özen gösterin. En önemlisi de kendinize inanmaktan asla vazgeçmeyin çünkü sizler de çok iyi biliyorsunuz ki çeviri yapmak her dil bilenin yapabileceği bir eylem değil. Öz geçmiş hazırlama konusunda da titiz olmanızı tavsiye ediyorum zira yapılan araştırmalar iş başvurularındaki olumsuz geri dönüşlerin veya hiç dönüş yapmama sebebinin özensiz hazırlanmış özgeçmişler olduğunu söylüyor. Türkçemizi veya bildiğimiz diğer dilleri kurallarına göre konuşmayı ve yazmayı kendinize görev edinin. Mümkün olduğunca pratik yaparak farklı çeviri metinleri üzerinde terminoloji çalışması yapın ve kendi uzmanlık alanlarınızı yavaş yavaş şekillendirmeye başlayın. Sitelerdeki dil seçeneğini önce bildiğiniz yabancı dilde okuyup ardından Türkçe dil seçeneği seçerek karşılaştırma yapabilirsiniz. Bu benim öğrencilik yıllarımda sıklıkla yaptığım bir aktiviteydi ve faydasını da gördüm.

Son söz

Çeviri sektöründe kendisine ve çalışmalarına çok saygı duyduğum Dijital Tercüme CEO’su, başta gençler olmak üzere her yaştaki çevirmene ışık olan ve yol gösteren Sayın Senem Kobya’yı kendime her yönüyle örnek almaya devam ediyor; her birinin çeviri alanında referans kaynağı niteliği taşıdığını düşündüğüm çalışmalarını, projelerini ve röportajlarını ilgiyle takip ediyorum. Bu proje vesilesiyle kendisine bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum: Çeviri sektörünü ve çevirmenleri görünür kılan çalışmalar gerçekleştirdiği ve benimle birlikte nice çevirmene güvenerek sayısız projenin çevirisini emanet ettiği için…


Merhaba, ismim Ahmet Gürkan Altıntaş. İstanbul Üniversitesi, İngilizce Mütercim-Tercümanlık Anabilim Dalı mezunuyum. Halihazırda Dijital Tercüme’de Proje Yöneticisi olarak çalışıyorum.

Mütercim-Tercümanlık ve Çeviribilimi öğrencileri için en önemli olduğunu düşündüğüm tavsiye, yeni teknolojileri “tehdit” değil, “araç” olarak görmeleridir. Gün geçtikçe gelişen bu araçları akademik bilgilerinizle harmanlayarak üretkenliğinizi artırıp ve iş yükünüzü azaltabilirsiniz.


Merhaba, adım Ece Bilgen.

2020 yılında Saint-Benoît Fransız Lisesi’nden mezun oldum. Bilkent Üniversitesi İngilizce, Fransızca Mütercim-Tercümanlık bölümünde son sınıf öğrencisiyim, ayrıca yan dal programım olan İletişim ve Tasarım bölümünde öğrenim görüyorum. Geçtiğimiz eğitim dönemini Erasmus öğrenci değişim programı kapsamında Strazburg Üniversitesi, ITIRI (Institut de Traducteurs, d’Interprètes et de Relations Internationales) kurumunda tamamladım. Stajyer olarak işe başladığım Dijital Tercüme’de, çevirmenlik ve editörlük yapmanın yanında Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak sürdürülebilir çeviri ve çevre, dilde cinsiyet eşitliği ve sosyal sorumluluk projeleri üzerinde çalışıyorum.

Mütercim-Tercümanlık ve Çeviribilimi öğrencileri için önemli bulduğum konu, tek bir yabancı dil ile yetinmeyip birden fazla dilde yeterliliklerini artırmaları, bu yönde çaba göstermeleridir. Özellikle Türkçeyi, ana dilimiz olması sebebiyle iyi bildiğimiz düşüncesine kapılmadan, hakkıyla geliştirmek gerektiğini düşünüyorum. Bunların yanı sıra, öğrenilen yabancı dillerin ait oldukları kültürü yakından tanımanın, o dilleri gereğince öğrenmenin zorunlu bir parçası olduğuna inanıyorum. Mesleğimizin temelinde dil ve kültür yer aldığı için, bu üç konuda başarılı olacakların yetkin bir çeviri eğitimi ile birlikte, bilgisayar destekli çeviri araçları konusunda temel bilgi, öğrencilik sırasında staj deneyimi, sürekli güncel tutulacak bir terimce ve bol pratikle iyi yerlere geleceklerine kuşkum yok.

30 Eylül Dünya Çeviri Günü kutlu olsun!


Oğuzhan Duman, Sakarya Üniversitesi Almanca Çeviribilim 2016 mezunuyum. Okul döneminde staj ve yaptığım çeviri işleri dışında resmi iş hayatım bir havayolu şirketinin sosyal medya hesaplarından kullanıcılara Türkçe, İngilizce ve Almanca dönüş yaparak başladı. Ardından gelişen süreçler sonucunda özel bir dijital reklam ajansında sosyal medya ile ilgileniyorum. Müşteri tercihlerine göre dil kullanımı gerçekleştiriyoruz.

Öncelikle, çeviri dünyasına adım attığınız için sizi kutluyorum. Çeviri öğrencileri olarak, bazen iş bulma konusunda endişeler taşıyabilirsiniz. Çeviri dünyası rekabetçi olabilir hatta haklı ve haksız rekabet olabilir ve iş deneyiminizin sınırlı olduğunu düşünebilirsiniz.

Ancak unutmayın ki, çeviri sadece bir kelimenin başka bir dile çevrilmesi değil, kültürlerin ve düşünce

dünyalarının köprüsüdür. Bu meslek, dünya üzerindeki iletişimi ve anlayışı sağlamak için vazgeçilmezdir. Bir kelimeyi çevirmek çok basit bir eylemdir fakat bir kelimeyi anlam yükleyerek çevirmek, yani doğru karşılığı bulmak işte bu çevirmenin işidir.

Dilin ince nüanslarına dalmak, dünyanın farklı köşelerini anlamak için büyüleyici bir fırsattır.

Mesleğimiz bölümden mezun oldum ve bitti ile değil sürekli öğrenmeyi gerektiren bir alandır. Dilinizin yanı sıra çeviri tekniklerini ve kültürel ince detayları da öğrenmeye devam etmelisiniz.

Çeviri dünyasında ilişkiler çok önemlidir. Profesyonel ağlar kurun, mentorlar edinin ve diğer çevirmenlerle iletişim halinde olun. Başka becerilere de yatırım yapın, örneğin metin düzenleme, yazma veya dil teknolojileri konusunda uzmanlaşın.

Elbette her iş kolunda olduğu gibi çeviri dünyasının da kendine özgü zorlukları vardır, burada iş bulma

sürecinden çok işin içindeki elinizdeki metindeki zorluktan bahsetmek isterim: Bazen öğrencilik

hayatınızda olduğu gibi zorlu metinlerle karşılaşabilirsiniz. Ancak bu zorluklar sizi daha iyi bir çevirmen yapacaktır. Her zorluğun üstesinden gelmek, sizi daha güçlü ve bilgili kılar. Zira bir çevirinin hakkını

vererek yapıyorsanız eğer bu sağlam bir araştırma yaptığınız anlamına gelir. Neticede kelime

hazneniz, cümle kalıplarına bakışınız, erek dilin kaynak dildeki karşılığını doğru tahlil edebilme hızınız

artacaktır.

Çeviri, sürekli öğrenme gerektiren bir meslektir. Dilinizi geliştirin, yeni teknikleri öğrenin ve kültürel

farklılıkları anlamak için çaba gösterin.

Belki de bir serbest çevirmen olarak çalışabilir veya büyük bir şirketin çeviri departmanında yer

alabilirsiniz. İş fırsatları sonsuzdur. Elbette her sektörde olduğu gibi bu sektörü de kötüye kullanan

insanlar vardır. Hak edene hakkını teslim etmek yerine daha ucuza iş yaptırma gayretiyle kalitesiz

çeviri üreten veya bu yolla ücretleri düşürmeye çalışanlar vardır. Elbette bununla baş etmek öncelikli

olarak sizin göreviniz değil. Fakat riskleri görmek her daim bir sonraki adımı atmak için gereklidir.

Siz ne kadar donanımlı olursanız, başvuracağınız yerler veya karşınıza çıkacak fırsatlar elbette bambaşka olacaktır. Şunu da göz ardı etmemek gerekir; muhteşem bir donanıma sahip olabilirsiniz ama bu size her zaman

en tepeden başlama fırsatı sunmayacaktır. Gerçekçi adımlar atmak gerekir. Bir diğer konu ise sizi ucuza çalıştırmak isteyenler olabilir bu durumda da piyasada belirlenen çeviri fiyatı neyse bir kuruş aşağı düşmemeniz. İş kalma, parasız kalma korkusu ile bunu yaptığınız takdirde kendi kalitenizi de düşürürsünüz. O işi de alayım, bu işi de alayım derken önünüze bir dağ yığını birikecek veya mevcut koşulların altına işi kabul ettiğiniz için psikolojik olarak yıpranacaksınız bu

kadar kaliteli çeviriden uzak standart çevirinin de altında bir işin ortaya çıkmasına neden olacak.

Riskler her zaman vardır, her iş kolunda risk vardır. Bu meslek önü her zaman açık olan mesleklerden, yapay zekâ ne kadar gelişirse gelişsin, günün sonunda onun yaptığı çeviriyi bile kontrol edecek kişi yine siz olacaksınız. Hukuk, tıp, mühendislik gibi teknik bilgi gerektiren alanlarda, edebiyat gibi duyguya dokunan bir alanda yapılan bir çeviriye hiçbir yapay zekâ sizin dokunuşunuzu veremeyecektir. Çünkü insanoğlu karmaşık duyguların içinde yaşar, yapay zekâ bir koddan ibarettir ve düz mantıktır. Dünyanın arılara ihtiyacı olduğu gibi her daim kanlı,canlı, bilgili bir çevirmene ihtiyacı vardır. Çeviri, sadece dilleri birleştirmekle kalmaz, aynı zamanda düşünce dünyalarını da bir araya getirir. Sizler geleceğin çevirmenleri ve kültürel elçilerisiniz. Başarılarla dolu bir çeviri kariyeri sizi bekliyor!


Tuğba Erdoğan

2010 yılında Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dilbilim bölümünden mezun oldum. Dördüncü sınıftayken Çeviribilim adında bir ders aldım ve bugün hala çeviriye olan tutkum o derste başladı. Derste Akşit Göktürk’ün ‘‘Çeviri: Dillerin Dili’’ adlı kitabını bir dönem boyunca okuduk ve o derse giren hocamız da aslında İtalyan Dili ve Edebiyatı bölümünde lisansını tamamlayan bir dilbilimciydi. Ben yaklaşık 12 senedir çevirinin dışında uluslararası öğrencilere Türkçe öğretiyorum.

2010-2013 yılları arasında Ankara’da birçok çeviri bürosunda serbest tercüman olarak birçok projede çalıştım. Ancak çeviri ile olan ilişkim 2013 yılından sonra bir devlet üniversitesinde anadilimi öğretmeye başlamamla değişik bir biçim aldı. 2013-2014 yılında bulunduğum üniversitenin Türkçe öğretim biriminde Türkçeyi iyi düzeyde öğrenen öğrencilerle başlangıç düzeyinde atölyeler düzenlemeye başladım.

Bu deneyim bana hiçbir zaman “Artık çeviri yapmıyorum.’’ diyemeyecek kadar çevirinin hayatımın merkezine yerleştiğini gösterdi. Evet, hiç bırakmadım. Çünkü insan zihni karşılaştıracağı bir şeyler bulduğunda bunu yapmaktan kendini alıkoyamıyor. Bana göre çeviri bazen bir karşılaştırma… Sözcükleri, öbekleri, tümceleri anadilinizden veya anadilinize aktarmak için hedef dildeki karşılığının peşine düşmek… Bu merak hiç bitmiyor ve günün sonunda bakıyorsunuz ki ancak bu şekilde tatmin olabiliyorsunuz çünkü bunu yapmak sizi yaşamsal kılıyor hayatta.

Bir akademisyen olarak beni bir adım öne geçiren ve uluslararası makale, kitap gibi işlerde her zaman kendi işimi kendim halletmeme kapı aralayan çeviri, yaşamdaki rotamı nereye çevirsem beni sevgiyle karşıladı daima. Eğer çeviri yapabiliyorsanız ve üstüne bir de çeviri yapmayı seviyorsanız ne zihniniz durur ne de hayatınızın yalnızca bir penceresi olur… Aynı gökyüzünü bir dolu pencereden izlersiniz. Eksilmezsiniz ama öyle çok artarsınız ki insanların duygu ve davranışlarını anlamak sizin için bir uzmanlık alanı haline gelir. Evet, sadece bir çevirmen değilsinizdir artık. Bir duygu aktarıcısı, bir analizci, bir toplumbilimcisinizdir de aynı zamanda. 30 Eylül Dünya Çeviri Günü kutlu olsun!


Merhabalar, ben Ahmet Ergün. Boğaziçi Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı ile Çeviribilim bölümlerinde son sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda Dijital Tercüme şirketinde Localization Business Developer olarak çalışmaktayım.

Çeviri bölümündeki arkadaşlarıma ilk tavsiyem pratik derslerdeki çeviri ödevlerini aksatmadan yaparak genel çeviri becerilerini geliştirmeleri. Bu derslerde hocalardan alınan geri dönütler de sizi oldukça geliştirecektir. Aynı zamanda herhangi bir çeviri yaparken Bilgisayar Destekli Çeviri Araçlarından faydalanmanızı tavsiye ederim. Bir başka önerim ise kendinize bir uzmanlık alanı belirlemek için adımlar atmanız. Şu anda çeviri sektöründe hukuk, tıp, otomotiv, bilgisayar oyunları, altyazı, yazılım, tekstil, kozmetik, sürdürülebilirlik, ekonomi, basın-yayın ve reklamcılık gibi alanlarda yüklü bir miktarda çeviri işi var ve bu alanlardan hangisinde daha çok derinleşmek istediğinizi belirlemek oldukça önemli. Hangi alanda uzmanlaşmak istediğinizi keşfetmek için öncelikle bu alanlardan hangisi veya hangilerinde içerik tüketmekten keyif aldığınızı düşünün. Sonrasında kendinizi denemek için bu alanlarda bulduğunuz metinleri çevirebilirsiniz. Örneğin hukuk alanında sözleşme, pasaport, sirküler, tapu ve vekaletname gibi resmi evrakları kendiniz çevirmeye çalışabilirsiniz. Bu alanlarda çeviri pratiği dışında alanın kendisine dair okumalar da yapmanız gerekmekte. Genel çeviri becerinizin yanı sıra kendinize özel bir uzmanlık alanı seçmek o alanda daha kaliteli işler çıkarabilmenizi ve haliyle daha çok rağbet görmenizi sağlar. Ancak uzmanlık alanınız dışındaki alanlarda da temel bir şeyler öğrenmek faydalı olacaktır. Son olarak ise sektörü takip etmenizi, bulduğunuz staj ve uygun iş ilanlarına başvurmanızı öneririm.


Merhabalar, ismim Ülkü Hacısüleymanoğlu. 25 yaşındayım, bu sene Haziran ayında İstanbul Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık bölümünden mezun oldum. 2022 yılının Kasım ayından beri Dijital Tercüme ailesinin bir parçasıyım. Mezun olmadan önce Dijital Tercüme’de gönüllü stajyer olarak çalışıyordum, Temmuz ayından beri de Proje Koordinatörü olarak çalışmaya devam etmekteyim.

Şu anda Mütercim Tercümanlık veya Çeviribilim bölümlerinde okumaya devam eden öğrencilere söylemek istediklerimden biri, okul hayatınız devam ederken kariyeriniz için belirli kararlar vermek zor olabilir. Bu durumun sizi ümitsizliğe sürüklemesine izin vermeyin. Bölümümüz çok kapsamlı ve çok yönlü bir disiplin olduğundan dolayı üniversite hayatınız boyunca deneyip göreceğiniz farklı alanlar, mezun olduğunuzda çalışma hayatınızı nasıl ilerletmek istediğinize dair size fikirler verebilir. Birçok alanda birçok farklı şeyi denemekten çekinmeyin, atılgan olun. Sonuçta bir şeyleri deneyimlemeden ne yapmak istediğinize karar verebilmeniz çok zor. Aynı zamanda her Mütercim Tercümanlık/Çeviribilimi mezunu sadece çevirmen olmak zorunda değil. Kariyerinizi istekleriniz doğrultusunda istediğiniz gibi şekillendirebilirsiniz. Kendi açımdan konuşacak olursam, mezun olduğumda çeviri sektöründe yer almak istediğimi biliyordum fakat çevirmen olmaktansa proje yönetimi/koordinasyonu kısmı her zaman daha çok ilgimi çekiyordu. Ve bu isteğime uygun şekilde hareket ederek daha mezun olmadan kariyerimi başlatacak adımı attım. Kariyer sahibi olabilmek uzun ve emek isteyen bir süreç fakat yeterli azme sahipseniz başaramayacağınız hiçbir şey yok! Umarım okul ve çalışma hayatınız tahminlerinizin bile ötesinde güzelliklerle geçer, 30 Eylül Dünya Çeviri Gününüzü kutlarım!


Merhaba, ben Emrullah Kara. Henüz Mütercim-Tercümanlık öğrencisi olduğumda şu an uzmanı olduğum alanda çeviri yapacağım kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Bildiğim tek şey vardı, o da bir tercüman olarak sadece çeviri yapmak istediğimdi. Yollarımız bir anda sağlık sektörüyle kesişti. Sağlık turizmi ile ülkemize gelen yabancı hastaların tıbbi raporlarının İngilizceye çevrilmesi için bir tercüman arıyorlardı ancak tıbbi çeviriye dair bildiklerim çok ama çok kısıtlıydı

İzlenilen onlarca ameliyat videoları, okunan anatomi kitapları ve PubMed makaleleri, taranan onlarca

tıbbi sözlük, ergonomiye karşı verdiğim zorlu mücadele ve 3 yıllık deneyimimin ardından artık alanımda uzman olmuştum. Çalıştığım özel hastaneden ayrılarak kendi çeviri ofisimi kurmaya ve

sadece bildiğim alanda çeviri yapmaya karar verdim. Şimdi ufak bir çeviri işletmem ve iyi ki seçmişim dediğim bir mesleğim var.

Çeviri sektörü sizce batıyor mu? Koca bir hayır. Size bunun aksi cevap verene de inanmayın. Mütercim-Tercümanlık okumama ve çok kıymetli hocalardan sektöre dair pratik bilgiler edinmeme

rağmen çeviri sektörünün çok büyük bir pasta olduğunu anlamam ancak sektörde birkaç yıl geçirince

mümkün oldu. Size ait olan dilimi pastanın neresinden alacağınız ise tamamen size kalmış.

Bu hususta genç çevirmenlerden tek dileğim kendilerine öğrenciyken yatırım yaparak bir uzmanlık

edinmeleri. Çünkü her şeyi aynı anda muhteşem yapamazsınız, ama tek bir şeyde harika işler

çıkarabilirsiniz. Konservatuar mezunu bir sanatçı her enstrümanı aynı incelikle ve hevesle çalmaz.

İnsanın doğasına aykırı bu.

Nasıl uzmanlaşabilirsiniz? Tabii ki çevirmenin en iyi dostu internet ile. Günümüz dünyasında her şey hakkında bir video veya bir yazı bulmak mümkün. Google’da etkili arama yapmayı öğrenmek de ayrıca bir artı tercüman için.

Biraz emek, biraz sabır ve biraz da doğru adımlarla kariyerinize istediğiniz gibi yön verebilirsiniz. Edindiğiniz bilgi birikimine

güvenin. En önemlisi de kendinize güvenin. Mütercim-Tercümanlık bölümü mezunlarının sektördeki

varlığı kendine çevirmen (!) diyenlerin olduğu yerde farkını oldukça belli ediyor.

Bu farkı yaratmanız ve pastadan lezzetli bir dilim almanız dileğiyle!

30 Eylül Dünya Çeviri Gününüz kutlu olsun!


Herkese merhaba, Ben Pelin Örde . Türk İşaret Dili Tercümanı ve Eğitmeniyim. Yaklaşık 10 yıldır aktif olarak bu dili kullanıyorum. Süleyman Demirel Üniversitesi İK ön lisans, Anadolu Üniversitesi ÇEKO lisans mezunuyum. Şu anda Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümü öğrencisiyim. Tabii, işaret dili de diğer dillerimiz gibi çift dille büyüyen çocuklar için mevcut.  Ben gönüllü olarak yıllar önce öğrenmek isteyip bugün Federasyon Tercümanlığı ve Eğitmenliği yapmaktayım.

Proje bazlı çalışmaktayım. Daha çok serbest. Tercümanlık yapmanın avantajlarından biri de serbest çeviri alanında istihdam etmek oluyor.  Siyaset çevirmenliği, Eğitim çevirmenliği ve Sosyal hizmet alanlarında tercümanlık yapmaktayım. Avrupa birliği projeleri ve ulusal projelerde de görev almaya devam ediyorum.

Maalesef bu bölümün bir ön lisans veya lisans programı  bulunmuyor.  Fakat yeni mezun olmuş ve ya bu dil üzerinde eğitim almak isteyen genç meslektaşlarıma önerim Ankara Üniversitesi Türk İşaret Dili Tercümanlığı tezsiz Yüksek Lisans programına dahil olup kendilerini bu alanda ilerletmek istemeleridir. Çeviri her alanda mevcut, yolda, otobüste, bir hastanede beklemediğiniz bir alanda karşınıza çıkan bir dil. Türkiye’deki istatiklere baktığımızda bir sağır ile karşılaşma olanağımız çok yüksek. Yıllar önce sağır bir arkadaşım olup onunla iletişim kurmak için gönüllü olarak halk eğitim merkezinde öğrenmek için gittiğim bir kurstan şimdi Avrupa Birliği projelerinde tercümanlık yapmaktayım. Tabii ki her ikinci dil gibi zorluklarımız yok mu? Elbette olacak. Tamamen görsel bir dil olması ve kendine özgü bir gramer yapısı ile de bazen bizleri zorlamakta. Geniş bir hafıza tekniği ve görsel olarak akıcı pratik bir çeviri hızına sahip olmamız bir süre sonra kaçırılan görsel bir işaretin tüm konuşmanın gidişatını bozmakta. Artı söylediğim gibi kendine özgü bir gramer yapısına da sahip olmamız gerekmekte.

Şu sıralar çok fazla kurslarda ve özel istihdam alanlarında karşılaştığımız Türk İşaret Dili genç meslektaşlarımız için ayrı bir dil ve kültürü de bizlere katkı sağlıyor. Yeni bir dil öğrenmek kendinizi bu alanda ilerletmek isterseniz öncelikle size uygun bir kurstan eğitim almanızı sonra da mümkünse sağır bir arkadaşınız olmasını öneririm. Sevgili dostum Rabia’ya da böylelikle çok teşekkür ederim. Bana farklı bir kültür, farklı bir dil güzel bir meslek ve artı farkındalık kazandırdığı için.

Dünya Çeviri Günümüz kutlu olsun!


Merhaba, ismim Zeynep Özçelik, Yeditepe Üniversitesi Çeviribilimi bölümünden mezun oldum. 2023’ün Ocak ayından beri Dijital Tercüme’de çalışıyorum. Ağustos ayında proje yöneticisi olarak çalışmaya

başladım. Mesleğin daha çok başında biri olarak kendimden yola çıkarak bazı önerilerde bulunmak

istiyorum:

Zorlandığınız an veya ‘’bu işin altından kalkamıyorum’’ diye düşündüğünüz zamanlar aslında

kendinizdeki gelişimi en iyi şekilde gözlemleyebileceğiniz anlar. Eğer kendinizi zorlamazsanız veya

zorlayacak işlerden kaçarsanız mesleğinizde ilerleyemezsiniz.

Başta anadiliniz dahil olmak üzere İngilizceye veya biraz bile olsa bildiğiniz yabancı dillere olan dillere

olan hakimiyetinizi arttırmaya çalışın. Çeviri/edit sırasında araştırma yaptığınız vakti oldubittiye

getirmeyin, iş içinize sinmiyorsa emin olana kadar çaba gösterin.

İletişim kurmaktan, soru sormaktan çekinmeyin. Herhangi bir şeyi kendi kendinize keşfedip bulmak

tabii ki çok önemli ve hissettirdiği duygu bambaşka ancak sizin bilmediğiniz veya aklınıza gelmeyen bir

şey başkasının her gün yaptığı bir iş olabilir. Bu nedenle karşınızdaki kişiye bir şey sorarken ‘’bunu da

sorarsam acaba benim hakkımda ne düşünür?‘’ gibi soruları görmezden gelin, net olun.

Bu alanda veya işin içine çevirinin dahil olabileceği alandaki etkinliklere katılarak sektörel ağınızı

genişletme fırsatı yakalayın ve öğrenmeye açık olun.

Çevirmenliğin bize edindirdiği bilgi ve becerileri bambaşka alanlarda da kullanabileceğimizi

unutmayın.


Merhabalar ismim Dilruba Temuçin. Ege Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık mezunuyum, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde İngilizce Mütercim Tercümanlık anabilim dalında tezli yüksek lisans öğrencisiyim. Avrasya Üniversitesi’nde Araştırma Görevlisi olarak; gizlilik ilkesinden dolayı isimlerini belirtemeyeceğim iki kurumda bağımsız proje koordinatörü ve proje danışmanı unvanıyla görev almaktayım. Eğitim-öğretim hayatı devam eden gelecek meslektaşlarıma kendi deneyimlerim doğrultusunda tavsiyelerim şu şekilde olabilir:

Lisans döneminizin ilk senesinde etkili iletişim becerileri edinebilirseniz edinmiş olduğunuz bu beceriler gerek lisans eğitiminizde gerek lisans eğitiminiz sonrasında gireceğiniz iş ortamlarında sizi bir değil iki adım öne atacaktır. Etkili iletişim becerileri ile kastettiğiniz yabancı dil bilmek mi diyecek olursanız; evet yabancı dil (hatta İngilizce harici ikinci/ üçüncü dil) hakimiyetiniz önemli ancak bütünün sadece bir parçası. Kendi anadilinizde kendinizi ne kadar ifade edebiliyorsunuz; diksiyon ve hitabetinize ne denli önem gösteriyorsunuz? İmla ve yazım kurallarına ne kadar dikkat ediyorsunuz? Kalıp ifadeler; eski kullanımlar; deyim ve atasözleri sizin için ne ifade ediyor?  E-posta yazabiliyor musunuz? Dilekçe yazabiliyor musunuz? Niyet mektubu oluşturabiliyor musunuz? Doğaçlama konuşma yapılması gerektiğinde stresinizi ve duygularınızı ne ölçüde yönetebiliyorsunuz? Karşınızdakinin sözünü kesmeden sabırla dinleyip anlatmaya çalıştığı tini yakalayabiliyor musunuz? Saygı, görgü kuralları etkili iletişim becerilerinin kilit noktası bunu da unutmamak gerek tabii ki.

Etkili iletişim becerilerinin yanı sıra umutsuzluğa kapılmadan araştırmaya ve öğrenmeye devam etmek gerektiği kanısındayım. İlk iki sene, dersler alana temel hazırlar; son iki sene alanda ihtisaslaşmayı sağlar nitelikte yapılandırılır genellikle. Farz-ı misal, derslere girmeden önce hazırlık/araştırma yaparsanız ve derste merak ettiklerinizi not alıp ders sonrasında hem hocalarınıza hem de alandaki isimlere sorabilirsiniz. Belki o an dönemeyeceklerdir ama müsait olduklarında illa ki döneceklerdir; belki de sorduğunuz soruya dair uzmanlıkları/ilgileri yoktur ama bu durumda da ya araştırıp öğrenmeye ya da doğrudan ulaşabileceğiniz farklı uzmanlara sizi yönlendirmeye çalışacaklardır. Tabii ki burada önemli olan sorunuzu nasıl soracağınız hususu. Basit bir internet araştırmasıyla bulunacak sorunuz varsa bunu basit bir internet araştırmasıyla bulunamayacak, yenilikçi bir sorunsala dönüştürüp münazara ortamı yaratmak tamamen sizin elinizde. Yerelde ve küreselde ne oluyor; alan içi ve alan dışı ne tür gündemler var bunları sorgulamak gerekiyor. Her olgunun uzmanı tabii ki olamayız ama güncel gelişmelere kulak aşinalığınızın olması iyidir.

Girişken olmaktan ve sorumluluk almaktan çekinmeyin. Konferanslar, sempozyumlar, kongreler çok güzel iş ağı oluşturma ortamları… Bu ortamlardan yararlanın; hatta LinkedIn gibi dijital platformlarda da aktif olun. LinkedIn’i doğru kullanabilirseniz dijital portfolyonuz da sizinle birlikte gelişecektir ve gittiğiniz her yerde; başvurduğunuz her pozisyonda sizi takip edecektir. Kulüplerde aktif olmak, bölüm içi etkinliklerde aktif görev üstlenmek, etkinlik organize edebilmek sizin etkili iletişim becerilerinizi, sosyal ve dijital becerilerinizi, günceli takip edebilme ve ortama hızlı adapte olabilme becerilerinizi oldukça arttıracaktır pek tabii.

Lisans hayatınızda mümkün olduğunca sahaya inmeye çalışın. En temelinden birden fazla staj yapmak demek sektörler arası karşılaştırma ve karşıtlık bağıntısı kurmanızda yararlı olacaktır. Bu stajları farklı ilgi alanlarınızı/ mesleki rolleri tanıyacak şekilde de yapmaya çalışın. İş yerinde yapılan stajlar kadar çevrimiçi stajlar da bulunuyor. Bootcamplere katılmak, gönüllülük faaliyetlerinde bulunmak, spor müsabakalarında çevirmenlik yapmak yine tercih edebileceğiniz seçenekler dahilinde.

Son olarak çok kimlikli olmak her zaman bir artıdır. Sadece çevirmen/çeviri öğrencisi kimliğiyle yetinmeyin. Çevirmen kimliğiniz ana kimliğiniz ama bir yan kimlik yahut başka bir ana kimlik edinmek demek seçtiğiniz alanda/alanlarda ihtisaslaşmayı da getirebilir. Misal,  moda tasarımına ilginiz vardır ve bu ilgi çevirmenlik kimliğiyle birleştiğinde belki de moda haftalarında, bienallerde, festivallerde çevirmenlik yaparsınız. İlla çevirmenlik yapacağım diye de düşünmemek lazım. Belki sanat küratörü olarak dış ilişkileri yürüteceksiniz belli mi olur…

Roller değişir; yetkin genç hep yetkin, hep genç kalır :)))


Cem Tokgöz

Sevgili meslektaşlarım,

Dünya Çeviri Günü’nü kutlarken, unutmayın ki çevirmenler olarak biz, dünyayı daha küçük ve daha yakın bir yer haline getirme gücüne sahip olan önemli bir grubun parçasıyız. Noam Chomsky’nin meşhur sözünde söylediği gibi “Dil Kelimelerden İbaret Değildir”. Dolayısıyla çevirinin de yalnızca kelimelerden ibaret olmadığını söylemek doğru olacaktır. Dil bilimlerine olan tutkumuz, hayatları değiştirme, köprüler kurma ve kalıcı bağlantılar oluşturma gücüne sahiptir.

Sizler gibi ben de Mütercim-Tercümanlık bölümünden mezun olmuş biri olarak yabancı dillerde kendimi geliştirmenin sunduğu olanakları birinci elden görme fırsatım oldu. Dil bilimlerinde çalışırken kendinizi her gün farklı bir dünyanın içinde bulacaksınız. Bir yandan hukuki terimler için Arapça sözlükleri kurcalarken, diğer yandan devasa bir finansal tablonun içindeki noktalama hatasını bulmak için saatler harcamanız gerekecek.

Ancak bu çeşitlilik, başka hiçbir meslekte bulamayacağınız bir fırsattır. Dünya üzerindeki bütün yaşamlara dokunurken sizi her daim öğrenmeye, büyüme ve fark yaratmaya zorlar. Bu yüzden sürekli merak etmeye, becerilerimizi geliştirmeye devam etmeli ve çalıştığımız alandaki bu çeşitliliğin değerini bilmeliyiz.

Dışarıdan bakanlar için çoğunlukla sınırlı bir alan olarak görünen çevirmenlik, mesleğe adımımı attığım ilk andan itibaren beni her gün büyülemeyi başardı. Üniversitede, belki de çok daha önce başladığınızda bu yolculuğunuzun sizi de nereye götüreceğini görmek için sabırsızlanıyorum. Mutlu bir Dünya Çeviri Günü dilerim!


Cihan Ünlü

İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi İngilizce Mütercim ve Tercümanlık bölümünde araştırma görevlisi olarak görev alıyorum. Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilimi bölümünde doktora öğrencisiyim. Öğrencilik yıllarımı çeşitli projelerde yer alarak, staj yaparak geçirdim. Hem akademik hem de sektör bağlantılarımı güçlendirdim. Şu anda hem konferans tercümanlığı yapıyor hem de akademide araştırmalarıma ve projelerime devam ediyorum. Tıpkı çeviri sektörü gibi araştırma alanı olarak çeviri ve çeviribilim de teknolojik gelişmelerle birlikte sürekli evrilen ve genişleyen bir alan. Yapay zekâ da dahil olmak üzere teknolojinin farklı alanlarında kendisini geliştirmiş, yeni fikirlere açık, yaratıcı ve lisans hayatında kazandığı çeviri edincini iş dünyasının her alanında, her bağlamda kullanabilecek mezun adaylarına ve genç profesyonellere her zaman çok ihtiyaç var.  Dünya Çeviri Günü kutlu olsun.


Sevgili genç çevirmenler;

Ben Hüseyin Yalım. İstanbul Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık bölümü 2021 yılı mezunuyum. Halen ABD merkezli bir lokalizasyon şirketinde Lokalizasyon Proje Yöneticisi olarak çalışıyorum.

Tavsiyelere geçmeden önce benim gibi birçok Mütercim Tercümanlık/Çeviribilimi bölümü öğrencisinin henüz mezun olmadan uluslararası çeviri ve lokalizasyon şirketlerinde tam zamanlı olarak çalışmaya başladığını belirtmek isterim. Bu tür global fırsatları aramak için mezuniyet, staj, tecrübe kazanımı gibi adımları beklemenize gerek olmadığını hatırlatmak istiyorum.

Becerilerinizi Geliştirin: Bu dönemi, dil becerilerinizi geliştirmek ve uzmanlık alanlarınızı genişletmek için kullanabilirsiniz. Yeni diller öğrenmek veya özel bir konuya odaklanmak, sizi daha rekabetçi bir hale getirecektir.

Staj ve Gönüllülük: İşsizlik ya da üniversite sürecinde staj yapmak veya gönüllü tercümanlık işleri üstlenmek, deneyim kazanmanızı sağlayabilir.

Ağ Oluşturun: Meslektaşlarınızla ve sektör içindeki profesyonellerle bağlantı kurun.

Esnek Olun: İş ararken sadece belirli bir pozisyon veya sektörle sınırlı kalmayın. Farklı endüstrilerde de fırsatlar bulabilirsiniz.

Pes Etmeyin: İş arama süreci zorlu olabilir, ancak pes etmek yerine her gün bir adım atın. İnandığınız yolda ilerlediğinizde, başarı kaçınılmaz olacaktır.. Siz genç ve yeteneklisiniz, sadece inanın ve ilerleyin!

Yeniliklere Açık Olun: Belki birçoğunuz fark etmedi ama bu yazının bir bölümü yapay zekâ tarafından yazıldı. Böyle bir tercihte bulunmamın sebebi zamandan tasarruf etme çabası ya da sizlere tavsiyede bulunmaya üşenmem değil. Aksine, sektörümüzün olmazsa olmazı olan sürekli yeniliklere açık olmak ve değişimin getirdiği dinamizmi mesleğimize entegre etmek gibi konularda farkındalık yaratmak için böyle bir yola başvurdum. Evet, teknoloji ve yapay zekâ mesleğimizi elimizden alacak, onlara karşı direndiğimiz ve onları kendi becerilerimizle birleştirmediğimiz sürece. Ve evet, teknoloji ve yapay zekâ bizlere çok daha fazla, yepyeni iş alanları ve imkânları sunacak, onları mesleğimizin gereklerine ve kişisel özelliklerimiz/eksik yanlarımız ile uyum içinde kullanabildiğimiz sürece.

Sevgilerimle,

Hüseyin YALIM


E. Derya YAMANER, Sakarya Üniversitesi –

Mütercim Tercümanlık (Almanca). Uzman Çevirmen, Akademik Kitap Çevirmeni, Almanca Öğretmeni.

Merhaba Gençler! Dünya döndükçe ve insanlar üretmeye devam ettikçe çevirmenlere daha fazla ihtiyaç var. Emin olun sizin kültür birikiminiz ve dil yetiniz hiçbir makinada ve dil bilen diğer kişilerde yok ve olmayacak. Kendi potansiyelinizin her zaman farkında olun ve güçlü durun. Siz kendinize güvendikçe ayaklarınız sağlam basacak ve böylece çevrenize de ışık yayacaksınız. Kişisel gelişimize önem verin, geleceğe yön vermek sizin elinizde.


Adım Ayşenur Yavuz, 1985 İstanbul doğumluyum. İlk ve ortaokulu İsviçre’de okudum.

7 yaşındayken ailemle taşındığım İsviçre’de 15 yıl kaldım ve Almanca dilinde eğitim gördüm.

Ek dil olarak ilkokul 3. Sınıftan itibaren Fransızca ve İngilizce dersleri de aldım. İsviçre’nin Zürih şehrinde çok güzel bir çocukluk ve gençlik yıllarım geçti, fakat İstanbul’a duyduğum sevgi başkaydı. Dolayısıyla 22 yaşlarındayken İstanbul’a taşındım. İlk zamanlar Almanca diline ihtiyaç duyulan çağrı merkezlerinde (Call Center) çalıştım. Üniversite hayatına aslında çok geç başladım.

2018 yılında ani bir kararla Üniversite sınavlarına girdim ve tek tercih olarak İstanbul Üniversitesi Almanca Mütercim ve Tercümanlık bölümünü listeye girdim.

Başka da bir tercih yapmadım açıkçası. Yani eğer 32 yaşından sonra Üniversite okuyacaksam bu bölüm olsun dedim ve nihayetinde bölümü kazandığım haberini aldığımda çok mutlu oldum.

O yıl ben Üniversite 1. sınıfa başlarken 6 yaşındaki oğlum da ilkokul 1. sınıfa başlıyordu. İkimiz de okullu olmuştuk. Dolayısıyla ilk sene hem ilkokul birinci sınıfa giden küçük bir oğlum olduğu için hem de yıllar sonra tekrardan okul sıralarında oturmak benim için büyük bir adım ve cesaret gerektiriyordu.

Neyse ki hocalarım ve arkadaşlarım sayesinde çok güzel bir eğitim hayatı geçirdim.

Bölümü de zaten çok isteyerek seçmiş olmanın da verdiği coşku ve heyecanla tüm derslere katılmaya ve devamsızlık yapmamaya özen gösterdim.

Çeviri sektörü ile ilgili her türlü yeni gelişmeleri sürekli olarak takip ettim. Derslerde ve seminerlerde ne kapabilirsem benim için kârdı.

3. sınıfa geldiğimde Orient Çeviri Bürosundaki zorunlu yaz stajımla sektöre ilk adımımı atmış oldum. Bu arada Pandemi dönemi nedeniyle stajı uzaktan yani evden gördüm. Aslında pandeminin benim için bu açıdan çok avantajlı oldu, çünkü küçük bir çocuğu olan bir anne olarak evden çalışmak tam da benim hayalimdi.

Böylece 1 ay süren staj boyunca sektörde çeviri süreçlerinin nasıl işlediğini ve hangi çeviri araçlarının kullanıldığı uzaktan da olsa görmüş oldum.

Zaten teknolojiyle ilgili biri olarak Trados, Memoq gibi programlara önceden de aşinaydım ve bir an önce sektöre adım atmak için sabırsızlanıyordum. Bu staj sayesinde ileride çalışmak istediğim sektörün çeviri sektörü olduğuna emin oldum ve mezuniyetimi bekleyemeden ve büyük bir heyecanla hemen hemen her gün birçok çeviri bürosuna e-postalar atarak iletişime geçmeye başladım.

Yavaş yavaş geri dönüşler almaya başlamıştım ve ilk serbest çevirmenlik sözleşmelerimi imzalamaya başladım.

Bu noktada önemli olan şu; gerçekte ne istediğimizi bilmek, kendi eksiklerimizi görüp o amaç uğruna geliştirmek ve en önemlisi teknolojiyi mutlaka ama mutlaka takip etmek.

Artık elimize kâğıt-kalem alıp çeviri yaptığımız bir dönemde değiliz, teknoloji çok hız ilerliyor ve bizim de bu çağa ve teknolojiye çevirmenler olarak ayak uydurmamız gerekiyor.

Açıkçası ilk zamanlar bir kitapsever olarak daha çok edebiyat sektöründe kitap çevirileri yapmak ya da çeviri editörü olmak hayalimdi.

Ancak stajdan sonra fikrim değişti ve piyasadaki çeviri bürolarında uzaktan yani serbest çevirmen olarak kendi konfor alanımda çalışmak istediğime karar verdim.

Uzaktan çalışma sistemine pandeminin de etkisi elbette büyük oldu. Belki de pandeminin tek iyi tarafı buydu. 😊

2022 yılındaki mezuniyetimin ardından Kadıköy 1. Noterinde ilk yemin zaptımı imzaladım. Fakat yemin zaptı imzalamak tabii ki o kadar kolay olmadı. Mezun olur olmaz hemen gidip bir yemin zaptı alamıyorsunuz. Öncelikle birlikte çalıştığınız bir çeviri bürosu olması gerekiyor ve bir çevirmen olarak o dile hakim olduğunuzu belgelemeniz, sektörde deneyim kazanmanız ve çeviri kalitenizin işvereniniz tarafından onaylanması gerekiyor.

Dolayısıyla yeni mezunlar hemen umutsuzluğa kapılmamalı, öncelikle sektörde kendilerini geliştirmeli ve daha önce de belirttiğim gibi özellikle de teknolojik anlamda gerekli donanıma sahip olmalılar.

Çünkü sektörde her türlü belge ve metinle karşılaşabiliyorsunuz. Bazen sayfalarca görseller, şemalar ve tablolar içeren metinlerle karşılaşabilirsiniz. Bu metinler bazen size hazır Word dosyası olarak da iletilmiyor olabilir. Örneğin müşteri size bir Jpg dosyası göndermiş olabilir ancak müşteriye teslim edeceğiniz çeviriyi aynı biçimsel özelliklerle çevirmeniz istenecektir. Bu durumda gerek (Bilgisayar Destekli Çeviri araçları olsun gerek diğer programlar, her türlü alternatif teknolojiye aşina olmanız sizin işinizi ve çevirinin kalitesini yükseltecektir.

Günümüzde yapay zekanın da geldiği noktayı düşünecek olursak, çevirmenler olarak teknolojiden korkmak yerine teknolojiyle birlikte çeviri yöntemlerimizi geliştirmemiz gerekmektedir.

Örneğin sektörde MTPE (Machine Translation Post-Editing) yani makine çevirisinin bir çevirmen aracılığıyla düzenlenmesi gibi birçok yeni çeviri alanları oluşmaktadır. Dolayısıyla teknolojiden korkmak yerine teknolojinin gerisinde kalmamak adına kendimizi teknolojiyle birlikte geliştirmemiz şarttır.

Çevirmenlik mesleği çok görünür bir meslek olmaması sebebiyle, ne yazık ki yeni mezunlar farklı alanlara yöneliyor ve piyasada kaliteli çevirmen açığı oluşuyor.

Şahsen ev ortamında serbest çevirmen olarak çalışan genç bir anne olarak kendim için ideal bir mesleği bulduğumu düşünüyorum ve zamanla beni tatmin eden kazançlar da elde etmeye başladığımı söyleyebilirim. Ancak bu bir an da olmadı tabii, yukarıda da bahsettiğim gibi pes etmeden her gün sektöre dair bilgi ve beceri bakımından yatırım yaptım, seminerlere, atölyelere katıldım, sürekli olarak kendimi geliştirmeye ve eksiklerimi tamamlamaya çalıştım. Ayrıca pes etmeden devamlı olarak çeviri bürolarıyla iletişime geçtim. Kabul aldıkça heyecanlandım ve işimi en iyi ve kaliteli şekilde yapmaya özen gösterdim.

Şayet siz işinize önem verir ve gerekli özeni gösterirseniz inanın gerisi kendiliğinden geliyor.

Bir diğer önemli husus ise, aldığınız işi zamanında teslim etmeniz.

Ne yazık ki sektörde bu konuda çok şikâyet var. Çevirmenler söz verdikleri gün ve saatte çevirilerini teslim etmiyorlar.

Dolayısıyla sektörde var olabilmenin en önemli koşullarından birisi de işleri zamanında teslim etmek.

Çeviri sektörü çok büyük bir sektör ve birçok alanı var. Öncelikle hangi alanda çevirmen olmak istediğinize karar vermeniz gerekmektedir ve seçtiğiniz alanda uzmanlaşmanız gerekir.

Kısacası toparlayacak olursam;

1-   Öncelikle çeviri yapmak istediğiniz alanı belirleyin

2-   Teknolojik anlamda kendinizi mutlaka geliştirin ve eksiklerinizi tamamlayın

3-   Aldığınız projeleri her zaman vaktinde teslim edin

O halde pes etmek yok!

Ben 32 yaşından sonra bu başarıyı elde ettiysem, siz genç çevirmen adaylarının önünde çok daha büyük fırsatlar ve imkanlar olduğunu unutmayın. Asla umutsuzluğa kapılmayın ve yalnızca ne yapmak istediğinize odaklanın!


Zeynep Yirmibeşoğlu

Lisans eğitimimi İstanbul Teknik Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği bölümünde tamamladıktan sonra, yüksek lisans ve doktora eğitimime Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde devam ettim. Şu anda doktora tezimi yazarken bir yandan araştırma görevlisi olarak çalışıyorum. Araştırma alanlarım arasında Doğal Dil İşleme, Makine Öğrenimi, Nöral Makine Çevirisi ve Büyük Dil Modelleri (Large Language Models) bulunuyor. Aslen çevirmen olmak isteyerek başladığım bu yolculukta, çocukluk hayalim beni bilgisayar destekli çeviri teknolojilerine yönlendirdi. Bana göre, çevirinin ve çeviri teknolojilerinin bilinçli kullanılmasının gittikçe önem kazanması, teknoloji uzmanları ve çevirmenler arasındaki koordinasyon ve ahengi elzem kıldı. Nöral makine çevirisi ve çevirmenlerin değerli bilgilerini bir araya getirdiğimiz takdirde, her iki alanda da muhteşem çalışmalar yapılabilir. Bu açıdan çeviri öğrencilerinin kendi tutkularını bulmalarını, bu tutku ile mesleklerini bir araya getirmelerini, ve teknolojiyi asla bir tehdit olarak görmemelerini, aksine yardımcı olacak bir araç olarak yararlanmalarını, hatta değerli bilgileriyle bu teknolojileri geliştirmelerini temenni ediyorum.

30 Eylül Dünya Çeviri ve Çevirmenler Gününüz kutlu olsun!